11 Eylül 2011 Pazar

Yeni Sezona Başlarken Yazın Keşfettiklerim/ Summer Discoveries


Bu yaz kendime çok vakit ayırdım izledim, okudum ve gezdim.


Yeni sezona başlarken yazın keşfettiklerim...



KİTAP/ BOOKS TO TALK ABOUT


Yazın okuduğum en iyi kitap sanırım Don Delillo'nun Cosmopolis'iydi. Gerçekten sizi düşünmeye sevk ediyor. Sanırım kitap başarılı olmuş ki filmi de geliyor ve Edward Cullen karakteriyle tanıdığımız Rob Pattinson kitabın ana karakterini oynayacak isim.



Cosmopolis was a book that interestingly had an impact on me. It was boring int he beginning but I liked it and became addicted instantly. Shortly, I guess the book was a success that it will be a movie starring Rob Pattinson.







Daha düşünmek istemeyip de eğlenceli bir kitap okumak isterseniz sanırım Lauren Conrad'in Sugar&Spice'ını tavsiye edebilirim. Ne kadar basit bir roman gibi düşünülse de Conrad'in MTV realite şovlarından öğrendiği çok şey olduğunu görebiliyoruz bu kitap serisi sayesinde. Lise yıllarından beri hayatını kameralar önünde yaşayan Conrad kendi gözüyle reality televizyonunun ne kadar gerçekten uzak olduğunu eğlenceli bir şekilde kurgulamış.


Not: serinin adı L.A Candy Novels diye geçiyor.


If you want to have some more fun while reading, Lauren Conrad made a pretty good job with her book series L.A Candy. If you are curious about reality TV this is a fun book to read.




FİLM/MOVIES TO TALK ABOUT


Bu yıl yaz okulunda Diplomatic History dersi aldığımdan dünya tarihi ile ilgili çarpıcı belgeseller izleme imkanım oldu. Bunların içinde "Fog of War" kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Çünkü Amerikalılar kendi ağzıyla Küba Misil Krizinde ne kadar hatalı olduklarını bir buçuk saat boyunca itiraf ediyorlar .





İzlediğim en iyi romantik komedi filmlerinden biri 2010 yapımı Fransız filmi "L'arnacoeur". Baş rollerde Romain Duris ve Johnny Depp'in sevgilisi Vanessa Paradis vardı. Gerçekten çok keyifliydi, romantik komedi seviyorsanız izleyin mutlaka.



One of the best romantic-comedy French movie Heartbreaker. If you love the genre just watch it.







Bir diğer belgesel ise daha eğlenceli ama beni etkiledi. Gerçek bir hayat hikayesinden alınan "It's All Gone Pete Tong". İbiza'da yaşamış ve şu an nerede olduğu bilinmeyen meşhur DJ Frankie Wilde'in çarpıcı hayat öyküsü. Wilde'ın hayatı sonradan sağır olduktan sonra daha iyiye gidiyor ve bu ender rastlanan bir durum. En iyi işlerini bu sırada yapan DJ'in hayatı şu an herkes için bir gizem :)



If you are into the lives of DJs this is a good watch. Even I wasn't that curious but the real stories that give you hope are kind of what I liked also.


MÜZİK/MUSIC TO TALK ABOUT

Dinlediklerimden bahsedecek olursam dinlediğim en iyi albüm sanırım Metronomy'nin English Riviera'sıydı. Gerçekten indie-pop türünü seviyorsanız bir dinleyin derim. Ben biraz Phoenix, Friendly Fires, Passion Pit'e de benzettim. The Bay ve The Look adlı şarkılara klip de çekilmiş.




I guess I am addicted to this group and sound ! I just loved all the tracks from this album, I wished that I have discovered the group before. If you are into indie-pop/electro, you should try this album. 





ETKİNLİKLER/ EVENTS TO TALK ABOUT


Tamam, kabul edin internet her şeyi ayağımıza kadar getiriyor. Çok gitmek istediğim sergi Alexander McQueen'in "Savage Beauty" adlı sergisiydi. Gerçekten de bir dahi olan McQueen'in ölümü beni sergiyi izledikten sonra daha da üzdü. En son İstanbul Modern'de Hüseyin Çağlayan'ın sergisinden bu kadar çok etkilenmiştim sanırım.



Aşağıda Facebook yoluyla paylaştığım yorum ve serginin youtube linki:



Benim yerinde görme şansım olmadığı bu sergi McQueen'in dehasını bir kez daha gözler önüne seriyor. Sergi 7 bölümden oluşuyor.Romantic Mind McQueen'in ilk butiğindeki tasarımlarından oluşuyor. Bu kısım daha tasarımların "raw" yani olmamış, 
çiğ olduğu kısım. Romantic Gothic ise adı üstünde siyah, güçlü omuzlar ve Victoria döneminden etkiler taşıyor. The Cabinet of Curiosities ise serginin kalbi McQueen'in zıtlıklardan ve ilkellikten etkilendiğine dair parçalar bulunuyor. Aynı zamanda çığır açan çok ses uyandıran kıyafetlerin bir kısmıda gene burada. Romantic Nationalism ise McQueen'in İskoç kökenine bir gönderme. Romantic Exoticism ise Uzak Doğu kültürünün etkilerini taşıyor. Romantic Primitivism'de ise bir gemi batığı canlandırılmış. Av-avcı ve ilkellik öğeleri gene bulunuyor. Son kısım ise Romantic Naturalism burada McQueen'in en çok doğadan etkilendiğini görüyoruz. Atlantis ölmeden önceki son koleksiyonu ise gene burada. Gene zıtlıklardan faydalanan McQueen burada teknoloji ve doğa arasındaki zıtlığı vurgulamış. Harika hikayeler anlatmış bu muhteşem beyni kaybetmiş olmamız gerçekten çok üzücü.




McQueen who is a designer who is affected by dark things and show them beautifully on runways is again tributed with Metropolitan Art Museum's Savage Beauty definitely watch the youtube link to see his 
vision.











Gittiğim bir diğer sergi ise İstanbul Modern'deki Son Kodachrome Filmi'ydi. Meşhur Afgan Kızı'nı çeken National Geographic fotoğrafçısı Steve McCurry 2009'da üretimine son verilen son Kodachrome filmiyle Robert DeNiro'dan Hindistan'a uzanan 36 pozu yakalamaya çalışmış. Gerçekten de çok güzel olmuştu özellikle fotoğraflardan çok güzel bir enerji alabiliyorsunuz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.